Ceza Hukuku

Hukuk düzeninin ayrılmaz bir parçası olan ceza hukuku, suç teşkil eden fiilleri ve bunlara uygulanacak yaptırımların neler olduğunu gösterir. Esasen ceza yaptırımını içeren hukuk normlarının temelinde, bu tür kurallara uygun davranmaya ceza tehdidi yoluyla zorlama bulunmaktadır. Ceza hukuku normları içerdiği emir ve yasaklarla toplumsal yaşamın korunmasının esasını oluşturmaktadır.

Ceza hukuku, üstlenmiş olduğu bu koruma görevini, toplumsal yaşamınn ihlâl edildiği her durumda devreye girerek değil, temel toplumsal değerlerin ihlâl edildiği durumlara müdahale ederek yerine getirir.

Ceza hukuku kendi içinde üç alt disipline ayrılmaktadır. Bunlar, maddi ceza hukuku, ceza muhakemesi hukuku ve ceza infaz hukukudur.

Maddi ceza hukuku, suç teşkil eden fiilleri, suçun unsurlarını, cezalandırılabilirliğin koşullarını ve güvenlik tedbirlerinin uygulabilirliğini düzenlemektedir. Şekli ceza hukuku olarak da adlandırılan ceza muhakemesi hukuku, suç teşkil eden fiillerin aydınlatılmasına, yani bir suçun işlenip işlenmediğinin ve bunun failinin kim olduğunun tespitine yönelik olarak öngörülen kuralların ve bu sürece katılan kişilerin hak ve yetkilerinin belirlendiği bir hukuk dalıdır. Ceza infaz hukuku ise suç teşkil eden bir fiille ilgili olarak ceza muhakemesi sonucunda hükmedilen yaptırımların infazıyla ilgili düzenlemelerden oluşan kurallar bütününü ifade etmektedir.

Ceza, devletin bireye karşı uyguladığı en etkili ve kesin zorlama aracıdır. Önce ceza yoluyla korunan emir ve yasaklar konulmakta, daha sonra bu emir ve yasağı ihlâl edenler mahkûm edilip cezalarının infazı yoluyla kişi hürriyetine etkili ve derin bir müdahale gerçekleştirilmektedir. Kişi hürriyetine yönelik etkili sonuçları olduğu için ceza hukukuna bazı ilkeler yön vermektedir. Ceza hukukunu sınırlayan önemli suç politikası ilkelerinden ilki kusur ilkesidir. Hukuk devleti ve insanilik ilkeleri de bu kapsamda zikredilmelidir.

KUSUR İLKESİ

“Kusursuz ceza olmaz” ilkesi, ceza hukukunun temel prensiplerinden birisidir. Kusur ilkesi, failin işlemiş olduğu suçtan dolayı şahsen kınanabildiği hallerde cezalandırılmasını ifade eder. İlkeden çıkarılacak ilk sonuç, cezanın kusuru gerektirdiği ve kusurlu hareket etmeyen kişinin cezalandırılamayacağıdır. Kusur ilkesi böylelikle netice sorumluluğunu kaldırmış olmaktadır. İlkeden çıkarılacak diğer bir sonuç da cezanın kusurun derecesini aşamayacağı hususudur. Ceza hukukunda kusurla orantılı ceza tayini esastır.

HUKUK DEVLETİ İLKESİ

Hukuk devleti ilkesi, bütün devlet faaliyetlerine yön veren temel ilkelerden biri olarak Anayasanın 2. maddesinde zikredilmiştir. Faaliyetlerinde hukuk kurallarıyla bağlı olan, vatandaşlarına hukuki güvenlik sağlayan devlete hukuk devleti denilmektedir.

Ceza hukuku öngördüğü yaptırımlar itibariyle kişi hürriyetine etkili bir şekilde müdahale imkânı vermektedir. Dolayısıyla, bir hukuk devletinde, bu gücün kötüye kullanılmasını önleyecek mekanizmalara da yer verilmektedir.

Hukuk  devleti, insan haklarını tanıyan, korumak için gerekli sistemi kuran devlet demektir. Dolayısıyla ceza hukuku kurallarının öncelikle insanın varlığını devam ettirmesi, kişiliğini geliştirmesi bakımından korunması zorunlu olan maddi, manevi ve ekonomik değerlerini korumayı hedeflemesi gerekmektedir.

İNSANİLİK İLKESİ

İnsanilik ilkesi, ceza hukukunda gerek ceza ya hükmedilirken gerekse hükmedilen bu cezalar infaz edilirken mahkûmun durumunun gözetilmesini, suç işleyen kişinin topluma yeniden kazandırılması gayesiyle hareket edilmesini gerektiren ilkedir. Bu ilkenin gereği olarak, suçların karşılığı olarak insan onuruyla bağdaşmayan cezalara hükmedilemez. Yine cezaların infazı insan onuruna yakışır şekilde gerçekleştirilmelidir.

CEZA HUKUKUNUN GÜVENCE FONKSİYONU : SUÇTA VE CEZADA KANUNİLİK İLKESİ

Suçta ve cezada kanunilik ilkesi, hukuk devleti ilkesini ceza hukukunda somutlaştıran bir prensip olup bireyi devlete karşı koruma amacı güder. Hukuk devleti, yalnızca suçun işlenmesini önleyici uygun metot ve araçları göstermekle yetinemez. Bunun yanı sıra hukuk düzeni, cezalandırma yetkisinin kullanılmasına sınırlamalar getirmek ve böylece vatandaşı devletin keyfî ve aşırı müdahalesine karşı korumasız bırakmamak zorundadır.

Suçta ve cezada kanunilik ilkesi, suç sayılan fiillerin ve bunların işlenmesi hâlinde uygulanacak yaptırımların önceden kanun tarafından açıkça belirlenmesini ifade etmektedir. Böylece kanunilik ilkesi, bireyin hak ve özgürlüklerinin korunmasının güvencesini oluşturmaktadır.

Suçta ve cezada kanunilik ilkesinin beş ayrı sonucunun olduğu söylenebilir. Kanunilik ilkesinin sonuçları; kıyas yasağı, örf ve âdetle suç yaratma ve cezayı ağırlaştırma yasağı, idarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulması yasağı, geçmişe yürüme yasağı ve suç ve cezaların belirsizliği yasağı şeklinde sıralanabilir. Belirlilik ilkesi doğrudan kanun koyucuya, kıyas yasağı ve örf âdete göre suç ihdas edilemeyeceği ilkeleri yargıca, ceza kanunlarının geçmişe yürümemesi ilkesi ise hem kanun koyucuya ve hem de yargıca yönelik sonuçlar doğurmaktadır.